Çevreye duyarlı kebap olur mu?

İşCep
3 min readJan 9

--

İnsanlık olarak beslenme şeklimiz, tarihimiz boyunca büyük ölçüde değişti. Gezegendeki zamanımızın çoğunda avcı-toplayıcıydık. Çoğunlukla bitki ve ara sıra et yerdik. Daha sonra, yaklaşık 10.000 yıl önce, daha yerleşik bir yaşam tarzına ve ardından tahıl, süt ve et ağırlıklı yeni bir beslenme şekline yol açan ekinleri yetiştirmeye ve hayvanları evcilleştirmeye başladık. Bugün ortalama bir insan, atalarımızdan çok farklı bir beslenme tarzına sahip. Artık çoğumuz şeker ve yağ oranı yüksek, besin değeri düşük işlenmiş gıdalar tüketiyoruz. Bu değişikliklere rağmen değişmeyen bir şey var: proteinin önemi.

Görsel: Gozha Net on Unsplash

Proteinin insan sağlığı için gerekli olduğu bilinen bir gerçek. Protein, dokuları oluşturmaya ve onarmaya yardımcı olur, enzimler ve hormonlar üretir, sindirime yardımcı olur ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Vücudumuz kendi başına protein üretemez, bu yüzden onu yediğimiz yiyeceklerden almalıyız. En iyi protein kaynağı hayvan etidir. Ancak yumurta, süt ürünleri, fasulye, fındık ve tohumlarda da protein bulunur ve ihtiyacımızın bir kısmını bunlardan karşılarız. Birçok insan için yeterli protein almak sorun değildir. Bununla birlikte, vejetaryen veya vegan beslenme tarzını benimseyenlerin, diyetlerine protein açısından zengin yiyecekleri dâhil etme konusunda daha dikkatli olmaları gerekebilir. Proteinimizi nereden alırsak alalım, bu besinin insan sağlığında hayati bir rol oynadığı ve bu dünyada kaldığımız sürece de böyle devam edeceği açıktır.

Görsel: Annie Spratt on Unsplash

Proteinler yaşamımız için önemli olsa da gezegenimizin geleceği için büyük bir risk oluşturuyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün verilerine göre hayvansal proteinin üretilme süreci, her yıl 10 milyon hektar ormanlık alanın yok olmasına neden oluyor. Bu ormanlık alanlar, hayvanların beslenmesi için soya yemi üretilmesi amacıyla kullanılıyor. Su kaynaklarındaki sıkıntılar, ormanların yok olmasının yarattığı zincirleme etkiler, sera gazı salımının artışı gibi birçok olumsuz sonuç, beslenme alışkanlığımızdan kaynaklanıyor. İyi haber, bu konuda oldukça güzel gelişmeler de yaşanıyor. Nature’da yayımlanan bir araştırmaya göre, tükettiğimiz kırmızı etin beşte birini alternatif ve daha çevreci protein kaynaklarıyla değiştirmemiz durumunda, 2050 yılına kadar orman kayıplarını %56 oranında azaltabileceğimiz belirtiliyor. Mantarlardan, alglerden ve farklı bitkilerden üretilen proteinler, bugünlerde büyük fast food zincirlerinin de ilgisini çekiyor. Global bilinirliğe sahip olan Burger King, ikonikleşmiş burgeri Whopper’ın bitki bazlı bir versiyonunu satışa çıkardı. Bazı zincir süpermarketler, bitki bazlı et ürünlerine daha fazla yatırım yapacaklarını açıklıyor. Bağımsız ve desteklenen araştırmalarla kullandığımız proteinin kaynağını değiştirip daha çevreci bir protein kullanmak, yakın gelecekte daha yaygın bir durum olacak.

Görsel: Pazarlamasyon

Tabii ki damak tadı ve oturmuş alışkanlıklar nedeniyle bu değişimin gerçekleşmesi kolay olmayabilir. Fakat lezzet olarak gerçek et tadını aratmayan bazı bitki bazlı etler, bu engelin de kolay aşılabileceğine dair umut veriyor. Peki gerçekten hayvanları evcilleştirdiğimizden dolayı bugüne dek gelişen beslenme şeklimizi değiştirmek mümkün mü? Tarım ve hayvancılığın geleceğini de etkileyecek olan bu değişim, et tadından daha zorlu bir süreç olabilir. Fakat ne kadar zorlu olursa olsun, 2020 yılında 4,2 milyar dolarlık büyüklüğe sahip olan alternatif protein sektörünün 2025 yılında 28 milyar dolara yükselmesi bekleniyor. Birçok şirket mantar, böcek ve diğer kaynaklardan protein kaynağı üretmek için amansız bir şekilde çalışıyor. Üstelik küresel ısınmaya en çok katkıda bulunan sektörler listesinde adı bulunan hayvancılık ve tarım, diğer sektörlere göre daha kolay dönüştürülebilme potansiyeli de taşıyor. Ne dersiniz, gelecekte çevreye duyarlı bir kebap olur mu?

--

--

İşCep

Dijital dünyanın öne çıkan gelişmelerini takip edebileceğiniz İşCep resmi Medium sayfasıdır. İşCep hakkında bilgi için; www.isbank.com.tr