San Diego denince akla, bir sahil şehri olduğu ve ABD ile Meksika sınırında yer aldığı bilgisi gelir. Ancak şehir genel kanının aksine olağanüstü trendleri ile de son yıllarda adından sıklıkla söz ettiriyor.
Kaliforniya eyaletinin ikinci ve ABD’nin dokuzuncu en büyük metropol alanına sahip olmasına rağmen, nüfusu ve yönetimi, şehrin daha çok köyler ve kasabalardan oluşan bir şehir olarak değerlendirilmesine neden oluyor. Sörfün doğduğu şehir olarak da adlandırılan San Diego, tıpkı Silikon Vadisi’nde olduğu gibi birçok ileri teknoloji girişimine ev sahipliği yapmakta. Aynı zamanda şehir, temiz bir çevreye ve bilimdeki ilerlemeye ülkedeki herhangi bir yere göre daha fazla bağlılık duyuyor. Bu durum da son yıllarda akıllı şehir olma yolunda atılan adımları destekleyici nitelikte.
San Diego, son birkaç yıl içerisinde Smart City (akıllı şehir) teknolojisinin geliştirilmesi ve konuşlandırılmasında hızla küresel bir lider haline geliyor. Akıllı şehir denince San Diego’da işler bu kadar basit tanımlanmamalı belki de. Zira adeta şehrin DNA’sını yeniden yazan isimler sayesinde, San Diego şehircilik ve kentsel gelişim konularında yeni bir çığır açmış durumda.
San Diego, yola 1990'lı yıllarda yaşanan finansal krizin tam ortasındayen çıkmış. Akıllı şehir insiyatifinin ulaştığı başarıda büyük pay sahibi olan kent yöneticilerinden David Graham, bu durumu “sadece daha verimli olmanın da ötesinde bir şeyler yapmamız gerektiğini fark ettik” sözleri ile açıklıyor. Şehir hizmetlerini iyileştirmek ve tasarruf etmek için veri ve teknolojiyi kullanmanın yollarını araştırmışlar ve başarıya ulaşmışlar. Birçok yeni teknolojiye ek olarak, Kaliforniya eyaleti eski valisi Arnold Schwarzenegger tarafından da desteklenen iklim iyileştirme hedeflerine de büyük ölçüde yatırımlar yapılmış.
Bu noktada atılan önemli adımlar biri de daha yolun başında iken iş dünyasını, akademik çevreleri, hükümeti ve kamu kuruluşlarını bu hedef doğrultusunda bir araya getirmeyi başarmak olmuş. Böylece akıllı şehir hedefine ulaşmak için gerekli insan kaynağı sağlanmış ve ilk olarak elektrikli araçlar (EV) ile ilgili fikirler üzerine yoğunlaşılmış. Kamu hizmetlerinin akıllı şehir hedefinde büyük bir rol oynayacağı düşüncesiyle de şehir birbirine nasıl daha iyi bağlanır, daha iyi koordine edilmiş bir şehir nasıl ortaya çıkar fikirleri üzerine çalışılmış.
Elektrikli araç filolarından LED sokak lambalarına
San Diego, elektrikli araçlar ile ilgilenmeye oldukça erken başlamış. Ortalamanın da ötesine geçmek için şehir güç şebekesinde neredeyse her yere güvenli, güvenilir ve etkili bir şekilde araçların şarj olmasını sağlayan kamusal bir elektrikli araç altyapısı geliştirmiş. Bu, kentin en önemli altyapılarından birine yapılan çok büyük bir yatırım ve esaslı bir yeniden tasarım olmuş. Bu şekilde, San Diego’nun elektriğinin yüzde 32'si yenilenebilir niteliğe ulaşmış. Artık, San Diego Gas & Electric kamu hizmeti şirketinin enerji portföyünde kömüre yer yok.
Bu konuda San Diego, Kaliforniya eyaletinin bütününe de önemli bir örnek teşkil ediyor. Zira yakın bir tarihte eyaletin tamamının ulaşım sektörünün elektriğe dönüştürülmesi için 1 milyar dolarlık bir bütçe oluşturulmuş. Bu kararın altında San Diego’nun başarısı yatıyor.
Bölgede 14 binden fazla elektrikli araç sürücüsü, yaklaşık 1000 şarj istasyonu ve car2go şirketinin 400 elektrikli araç filosu bulunuyor. Dahası San Diego; 90 bin müstakil eve şarj istasyonu kurarak, San Diego Uluslararası Havaalanı’ndaki yer destek ekipmanı için 45 şarj noktası yerleştirerek, taksi, servis aracı ve ortak otomobil kullanımı araçlarının bulunduğu yerlere şarj istasyonları kurarak elektrikli araç programında ivmeyi artırmayı planlıyor.
Elektrikli araçlar konusunda büyük bir atılım yapan San Diego’nun bir sonraki başarısı da elektrik üzerine olmuş. Cleantech San Diego ve diğer iştirakçilerin katılımı ile şehir merkezinde kablosuz sensörler ve uyarlanabilir kontrol sistemleriyle birlikte 3.000 LED sokak lambası takılmış. Lambalar enerji verimliliğini artırmakla kalmayıp, kablosuz sensörlerin de sisteme eklenmesi sonucunda kente yepyeni bir veri boyutu sağlamış ve böylece San Diego eş zamanlı olarak da bugüne kadarki en önemli nesnelerin interneti sivil projesini başlatmış. Pilot programla başarıyı yakalayan San Diego, 30 milyon dolarlık bir proje ile 75 bin sokak lambasını yenileyerek yılda 30 milyon kilovat saat tasarruf sağlamış. Bu da 13 bin ton karbondioksit salınımını ortadan kaldırırken 30 milyon dolarlık bir ekonomik kalkınmaya yol açmış.
San Diego’daki akıllı şehir girişimlerinin başarıya ulaşmasındaki diğer çok önemli bir faktör ise temiz teknolojilerin ve yenilenebilir enerjinin geliştirilmesini ve yaygınlaştırılmasını destekleyen insanlar, şirketler ve kuruluşlar adına var olan tam zamanlı ve kâr amacı gütmeyen bir organizasyon. Cleantech San Diego, on yıl önce ortaklıkları ve akıllı şehir teknolojilerindeki yatırımları teşvik etmeye yardımcı olmak amacıyla üye tabanlı bir ticaret birliği olarak kurulmuş. Organizasyon, kamu sektörü ile özel sektörün kentin ihtiyaç duyduğu şeyleri konuşmak için bir araya gelebileceği güvenli bir alan oluşturmuş. Ayrıca pilot projelerin konuşlandırılmasını da desteklenmiş ve üye fikirlerinin gerçek dünyada işe yaradığının farkına varılması sağlanmış.
San Diego’nun akıllı şehir konseptine yaptığı bu başarılı yatırımlara National Geographic kanalı da kayıtsız kalamamış ve San Diego “Dünyanın Akıllı Kentleri” adlı belgesel serisinde yer alan tek ABD şehri olmuş. San Diego; güçlü teknoloji sektörü, yerel yenilikçiler (mucitler), yeşil uygulamalar, akıllı planlama ve benzersiz bir yaşam kalitesi için NG kanalı tarafından seçilmiş.
Yaptığı yatırımların geri dönüşünü hem maddi hem de manevi anlamda almaya devam eden San Diego, bu görüntüsüyle dünya kentleri tarafından örnek alınmaya aday en önemli akıllı şehirlerden biri olmaya devam edecek gibi gözüküyor.
